REKLAMI KAPAT

BUGÜN

  • Haber Detayları
  • Fotoğraflar

24 MAY 2025

“Bir tiyatro hayali bu,
Üstü gemi, altı deniz…”

23 Mayıs Cuma akşamı, Ünal Bayan Kültür Merkezi salonunu dolduran tiyatroseverler, yalnızca bir oyun izlemekle kalmadı; tarihsel bir ironinin, müzikal bir yolculuğun ve insani bir çelişkinin içine çekildiler. Tiyatro Hayali’nin sahneye taşıdığı “Mercaniye Çok Yaşa”, gelenekle beslenen, mizahla yoğrulmuş, hayalle güçlendirilmiş bir zamansız yolculuktu.

Bir Memleket Alegorisi Olarak Mercaniye

Tarihin yorgun limanlarında paslanmış bir savaş gemisi: Mercaniye. Aslında savaş gemisinden çok, su üstünde gezinmeye çalışan bir hayal. Osmanlı’nın son demlerinde, Haliç’te çürümeye terk edilmiş bir donanmanın içinde yer alan Mercaniye, geçmişin ihtişamına tutunmaya çalışan bir memleket metaforu gibi.

Gemi, yalnızca denizde değil, zamanda da sürükleniyor. Yıllar önce bir frenkten alınmış, savaş gemisi süsü verilmiş bir yolcu teknesi. İçinde bahçeler, tavuklar, inekler... Ama ne kahramanlık var ne de sefere çıkış. Geminin komutanı Asaf Kaptan, idealizminin çatısında küflenen hayalleriyle mücadele ediyor. Onun tayfaları Şerif Ali, Kazel ve Mimhal, halkın içinden, halkın kaderiyle yoğrulmuş, ama bir o kadar da çaresiz figürler. Ve elbette her hayalin bir gölgesi vardır: Geminin hayaleti Mesaret

Tiyatroda Mizahın En Acı Tonu: Gülmekle Ağlamak Arası

“Mercaniye Çok Yaşa”, sahneye yalnızca replik değil, ironi ve isyan da taşıyor. Mizah, Aziz Nesin’in “İzahı olmayan şeylerin mizahı olur” sözünü bir düstur gibi arkasına alıyor. Gülümseterek sarsıyor, kahkahayla düşündürüyor. Oyun boyunca seyirci zaman zaman tarih kitaplarından fırlamış gibi hissetse de, yaşananların bugünden izler taşıdığı aşikâr.

“Memleket dediğin su üstüne kurulu bir bahçe artık,
Yanaşacağımız her kıyı gurbet bize…”

Bu dizeler, yalnızca bir karakterin repliği değil, aynı zamanda bir milletin iç sesi gibi yankılanıyor sahnede. Mercaniye, yüzmeye mi çalışıyor yoksa batmaya mı? Yoksa hep olduğu gibi, yüzüyor gibi yaparak yerinde mi sayıyor?

Oyunculukta Bir Ekip Ruhu, Bir Sahne Senfonisi

Tiyatronun taşıyıcı sütunlarından biri oyunculuksa, bu oyun o sütunlara altın varak geçiyor. Erdem Akakçe, Fatih Koyunoğlu, Bülent Çolak, Bihter Dinçel ve Sevil Akı, rollerine sadece hayat vermemiş; onları yaşayan, düşünen, acı çeken ve hayal kuran varlıklara dönüştürmüşler.

Her karakterin taşıdığı tarihsel ve duygusal derinlik, repliklerde değil, beden dillerinde, susuşlarında, aralarındaki boşluklarda yankı buluyor. Seyirci, o geminin tayfası gibi hissediyor kendini. Alkışlar da bu yüzden sadece oyun bitince değil, oyun boyunca dalga dalga kopuyor salonda.

Müzik, Dans ve Dönemin Tınılarıyla Sahneye Dokunmak

Oyun yalnızca sözle değil; sirto, longa, sirtaki ve marşlarla örülmüş bir müzikal iskelete sahip. Sahnede çalınan her nota, bir dönemin naifliğiyle bir başka dönemin acısını yan yana getiriyor. Neşeli oyunbazlık, zaman zaman melankolik bir ağıta, bazen de alaycı bir marşa dönüşüyor. Tiyatro Hayali, sahneyi yalnızca gözlere değil, kulaklara da bir şölen olarak sunmayı başarıyor.

Bir Tiyatro Hayali: Kökü Geçmişte, Gölgesi Bugünde

“Mercaniye Çok Yaşa”, tarihsel gerçeklikten sıyrılmış gibi görünse de, esasen zamanın gerçeğini yakalayan bir metin. Gemi, yalnızca Osmanlı'nın son dönemlerini değil, her dönemin boğuştuğu hantallığı, liyakatsizliği, inançla çürüyen hayalleri ve karaya oturmuş idealleri simgeliyor.

Bu hayali gemi belki hiçbir zaman sefere çıkmayacak. Belki de tüm bu çürümenin, unutulmuşluğun ve dalgın bekleyişin içinde o büyük yolculuk zaten başlamıştır.

“Çapan tutmasın yosun”

Bu cümle, yalnızca bir alkış sonrasında söylenen final repliği değil; bir temenni, bir dilek, bir dua gibi yankılandı salonda.

“Padişahım çok yaşa
Devletimiz var olsun
Var ol ey Mercaniye
Çapan tutmasın yosun…”

🎭 Tiyatro Hayali’ne ve Emek Veren Herkese Teşekkürler…

Tiyatro Hayali, bu yeni “hayaliyle” sadece bir oyun değil, seyircisini içine çeken bir zaman labirenti inşa etmiş. Ve biz izleyiciler, o labirentte bir akşam yürürken, belki de kendimize çıktık her dönemeçte.

Mercaniye Çok Yaşa’nın çapası belki yosun tuttu ama gönüllerde bıraktığı iz, yepyeni seferlere cesaret veren bir pusula gibi...

🎟️ Ve bu anlamlı gecenin kusursuz organizasyonu için, tiyatro sanatına her zaman destek veren, perde arkasındaki görünmeyen kahramanlara da özel bir teşekkür borçluyuz.

🎬 @Parantez Organizasyon’a, bu etkileyici sanat buluşmasını titizlikle planlayıp hayata geçirdikleri için en içten teşekkürlerimizi sunarız.

Sanatın yolculuğu, böylesine özverili kaptanlarla her daim daha da ileriye…

Güler ÖZMEN

 

MUTLULUK PAYLAŞTIKÇA ARTAR

5160 Kez Görüntülenmiştir.